GERÇEK VE YALAN YARIŞIYOR
Mustafa MIZRAK

GERÇEK VE YALAN YARIŞIYOR

Bu içerik 1309 kez okundu.

Bir insan, hiçbir durumda yalan söylemek özgürlüğüne sahip değildir.Çünkü Bir yalan ne kadar hızlı olursa olsun, hakikat onu yetişip geçer.

"Amerikan yerlisi bir kabile şefi ölmek üzeredir. Oğluna son kez uyarılarda bulunur: “Bak oğlum hayatta en çok korkacağın şey yalan olmalıdır. Yalan ve iftira, altından zor kalkılır güçlükler barındırır. Kulaktan kulağa çok hızlı yol kat eder. Sen düğmelerini bağlayıncaya kadar o dünyayı dolaşır.

Sevgiye doğruluğa motive olmuş ve tutkuyla dolu bir insan kadar etkin sonuçlar alabilme şansına sahip başka bir insan yoktur.

Hepimiz hayatımızın bazı dönemlerin de küçük de olsa yalan söyleriz, belki o an doğruyu söylemek kırgınlık yaratır diye belki bir anlık mutluluk sağlamak amaçlı yada herhangi güzel bir sebeple kendimizce haklı yalanlarımız olur.

Bunlar kimseyi acıtmayan hayatını değiştirmeyen adına da ‘’beyaz yalanlar’’ dediğimiz zararsız yalanlardır.Ancak öyle yalanlar var ki gerçekten yürek kıyameti yaratır gerçekten hayatınızı karartır ne söyleyene ne söylenene faydası olmayan insan hayatını kökünden sallayan deviren yalanlar olur…

Yalan konusunda bin yıllardır çok şey söylenmiştir. İnsanlar,”yalan kötüdür” lafzı üzerinde hem fikirdirler, ancak ihtiyaç duyulduğunda ona başvurmaktan da kaçınmazlar. Yalanın beyaz olanı her ne kadar hoş görülse de unutmamak gerekir ki en çabuk kirlenen renk beyaz dır. Ekonomik eşitlik olmayınca verilen politik eşitlik bir teranedir, bir sahtekarlıktır, bir yalandır.Yalan genellikle korkudan kaynaklanır ve yalan, korkunun tortusudur. Bir araştırmaya göre her beş dakikada bir diliminizin ucuna bir yalan geliyor.

Yalan, hile ve desise genlerimize işlenmiş bulunuyor ve evrim sürecinde de dinamo işlevi üstleniyor. Biyologlar, beyindeki gelişmenin yalan-dolanla ilgili olduğunu düşünüyor. Çünkü doğal seleksiyon sürecinde ‘‘dürüst’’ olanlar değil ‘‘hilebazlar’’ ayakta kalıyor.

Eğer olaya bu anlamda bakarsak hayatımızın içine yalanı rahatça yerleştirir tüm değer yargılarımızı değiştirebiliriz.Daha zeki olmak daha çok kandırmak ve tabana yalanı yerleştirmek hayatı asla kolanlaştırmaz Atalarımız yalancının mumu yatsıya kadar yanar derken enin de sonunda su yüzüne çıkacak gerçeğin engellenemezliğini söylemiyorlar. Ne yalanı sevememek ne yalancıdan nefret etmek bizi kişisel anlamda korumaz, eğer yalan artık hayat felsefesi olmuşsa yaşamımızın her yerinde karşımıza çıkacak ve bizim kınamamız yetmeyecektir.

Bu toplumsal çöküştür, yılgınlık güven kaybı herkese şüpheyle bakmak çok yorucu mutsuzluktur

Çevrene pozitif enerji yayan biriysen eğer daha dikkatli olacaksın....

Kafalarında yarattıkları saçma bir dünyayı senin kafana geçirerek enerjini çalmalarına ve seni yalan söyleme mecburiyetinde bırakmalarına izin vermeyeceksin. Hakkında hiç bir şey bilmedikleri halde yalan konuşmaya kalkanları dikkate almayacaksın. Ancak çoğu zaman gerçeğin acı tarafı o kadar ağır gelir ki, bazen hiç bilmemeyi, tamamen gözü kapalı bir hayat yaşamayı tercih ederiz. Gerçekler acıtır, hem de çok fazla. Yanlış bir insanla olduğumuzu, yanlış bir mesleği icra ediyor olduğumuzu, kendimize saçma sapan bir dünya kurmuş olduğumuzu fark etmek… Bir gün ansızın ortaya çıktığında canımızı yakan gerçeklerdir. Çünkü içimizdeki “doğru”nun sesini bastırmaktan çok yoruluruz zamanla.

Kendi doğrularımız kim bilir nerede saklanmıştır bunca zaman? Aslında onlar hep oradadır, sadece bununla yüzleşmek için hazır değilizdir. Kaçınılmaz olana yaklaştıkça, ya iyice kaparız gözlerimizi ve sonunda prensesin uykusuna dalarız ya da gerçekleri bir kahraman gibi göğüsleriz, hem de tüm gerçekleri; her ne pahasına olursa olsun.

Bir binanın temeli sağlam değilse, o binanın üstüne kat çıkamazsınız. O binayı temelden yıkmanız gerekir. Yaşamdaki gerçeklerin etkisi de böyle olur. Her şeye sil baştan başlamayı gerektirir; kısa yollar yoktur çoğu zaman. Fark ettiğiniz bir gerçekle yüzleşmek cesaret ister. Gerçeğin savaşçısı olarak kılıcını çekip, tüm yalanların üstüne yürümek ve bununla savaşmak…

Görmezlikten gelerek kutsanmış bir tatmin duygusu ile yaşayabilirsiniz; tıpkı milyonlarca insanın yaptığı gibi. Gerçeği arayan insanlar için bu yol, oldukça çetin virajlarla doludur.

Gerçeğin acısına katlanmak, yalanlar üzerine kurulu bir mutluluktan daha iyidir. Yalnız olmak, kalabalıklar içinde bir “sıradan” olmaktan daha iyidir. Yaşamın, kendi içinde yol alması, yaşamdaki herhangi bir yolcu olmaktan çok daha iyidir. Bana para, aşk, servet ya da mutluluk değil sevgiyi verin diyebilmeliyiz.

Sevgini yalanlarıyla çalmaya kalkanları çıkaracaksın hayatından. Onca yılını vererek bir enerji deposuna çevirdiğin beynini düşünerek, yalan söyleyenle yenik düşmeyeceksin. Yalanın çözüm olduğunu düşünenleri anlamak zorunda bırakmayacaksın kendini.

Hayatın gerçek bir mucize olduğunu, şiir gibi güzellikleri bağrında taşıdığını, hayatın her insana bir şekilde gülümsediğini anlamayanlarla uğraşmayacaksın.Sevgiyle Kalın.Çünkü sevginiz yoksa içi boş çınlayan bir bakır kaptan farkınız olmayacaktır.


Gazeteci / Yazar:Mustafa Mızrak


 

 

 

 

 

 

 


 

                                

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

DİĞER YAZILAR
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR X
Bakan Yerlikaya: Organize suç örgütlerine yönelik 289 operasyonda 757 şahıs tutuklandı
Bakan Yerlikaya: Organize suç örgütlerine yönelik 289 operasyonda 757 şahıs tutuklandı
MSB: Son bir haftada 38 terörist etkisiz hale getirildi
MSB: Son bir haftada 38 terörist etkisiz hale getirildi