Yıllar önce bilim insanları dopaminin beyinde salgılanan zevk veren basit bir kimyasal madde olduğuna inanıyordu. Yakın zamanda yapılan çalışmalarla dopaminin “isteklerimizi” şekillendiren bir madde olduğunu keşfedildi.

               Dopamin anlık salgılanır,  öngörülemezlik ve ufak bilgi parçaları dopamin salgısını tetikler sosyal medyaya girdiğimizde ne bulacağımızı bilmememiz ve insanların hayatlarına dair ufak bilgiler de dopamin salınımı için gerekli koşulları sunar.  Yapılan araştırmalar Tweet atma isteğine direnmek alkol ve sigaraya direnmekten daha zor olduğunu gösteriyor, dopaminin çekiciliğinden dolayı.

             Ayrıca araştırmalar kullanıcıların sosyal medyada eğlenceli içeriklere denk geldiklerinde stres seviyesinin azaldığını belirledi.

 Sosyal medyaya girdiğimizde hormon salgılayarak mutlu olmamız bir yana, ayrıca sosyal medyaya daha fazla girme isteğini engellemek oldukça zor.

            Sosyal medya, yüz ifadelerini ve vücut dilini okuma zorunluluğunu ortadan kaldırıyor, bunun yerine fotoğraflara bakıyoruz, yorumlarımızı filtreliyoruz ve daha planlı şekilde insanlarla etkileşime giriyoruz. Sosyal medya kullanıcılarını öz sunuma odaklanıyor, özelikle Facebook’da kendimizi öz güvenimizi ve öz saygımızı arttıracak şekilde konumlandırıyoruz.

           Sosyal medya psikolojisini anlamak hepimiz için çok önemli. Özellikle iş yeri sahipleri,pazarlamacılar ve reklamcılar sosyal medya psikolojisine uygun içerik üretip müşterileri ile daha güçlü bir bağ kurabilirler.

            Bilim ticari manada satışların arttırılmasında çok önemli bir yer tutar.Tek şart iyi nişan alıp hedefi on iki’den vurmaktır.

            İnternet pek çok toplumun bel kemiği haline geldi.Kullanıcıların birbirleriyle iletişim kurup etkileşime girdiği sosyal medya markanızı, ürünlerinizi ve hizmetlerinizi pazarlayabileceğiniz en etkili kanallardan biri haline geldi. Sosyal medyanın ana mekanizması başka insanlarla bağlanmak üzerine kurulu.

             Sosyal medya fazlasıyla bağımlılık yapıyor, dolayısıyla pek çok insan sosyal medya düşkünü.  Bu durum çoğunlukla “sosyal medya bağımlılığı” olarak tanımlanıyor ve Facebook, Twitter, Instagram ya da diğer kanallardan birinde çok vakit geçiren insanlar için kullanılıyor.

           Sosyal medya bağımlılığı için kullanılan resmi bir tıbbi terim yok, ancak bu bir hastalık ya da rahatsızlık olarak görülmemeli çünkü pek çok vakada sosyal medya alışkanlığı kolaylıkla kontrol altında tutulabilir ya da engellenebilir.

                     Sosyal medyada uzun zaman geçirmek yerine, gün içerisinde düzenli aralıklarla sosyal medyaya dalıp, arkadaşlarımızın ve ailemizin paylaşımlarına ya da yaptıkları şeylere bakıyoruz. Bu aşırı kullanımla bağlantılı davranış biçimleri sosyolojik ve psikolojik tartışma konusu haline geldi.

 Seçici ve aktif olarak paylaşım yapıyoruz, sıklıkla beğeniyoruz, yorum yapıyoruz ve kişisel içerikler paylaşıyoruz. Bunun haricinde duygularımızı açıkça ifade ediyoruz,  

            Endişede değil Sevgide Kalın.Endişe Sallanan Sandalye Gibidir.

Sizi meşgul Etmeyi Başarır Ancak Hiçbir Yere Varamazsınız.

                                   Mustafa Mızrak / Gazeteci Yazar