Toplumsal kültürün bir değeri haline gelmiş bireyler toplum önünde nefret ve aşağılayıcı sözlerle itibarsızlaştırılmaya etkisizleştirilmeye ve yalnızlaştırılmaya çalışılıyor. Bazı ölümler yine bazı ölümlerden beslenir.Acılar arkadaştır hatta dosttur. Çok vefakardır acılar,biri biter diğeri başlar. 
Toplumda, adaletsizliğe, gericiliğe, sömürüye, baskı ve zulme karşı kim yüksek sesle konuştuysa, cesur durarak meydan okuduysa, hangi noktalarda bir direniş olduysa,sevgisizlikle susturulmaya çalışılıyor.

Bir acı acıktığında diğeri onu doyurur,bir acı Dermansız kaldığında diğeri onun dermanı olur. Kimi göz yaşlarının aynı kaynaktan beslenip,aynı göle döküldüğü gibi.Ne yakanın eksildiği, ne vuranın azaldığı bir ülkede insana ait ne varsa dağılmış, dünyaya ait ne varsa ölüm kokar olmuş. Dağılmaya direnen bütün kavramlar, görüntüler ve kelimeler çürümeye terk edilmiştir. Ecelin insanı unuttuğu bir ülkede bunu bilmek ürkütse de korkutmuyor insanı. Çünkü açılan hiçbir yara kapanmaz insan ruhunda. Ve her yara bir öfkedir aslında.
Ölümler birbirini besliyorken, katiller, acılar ve gözyaşları birbirini tanıyorken, bazı gurbetler vatan, bazı vatanlar gurbet olmuşken çoğu kez elden bir şey gelmiyor.
Ansızın değişen gündemi takip etmek neredeyse imkansızlaştı.
Kadın cinayetleri, yaygınlaşan çocuk istismarı, bombacılar, yayın yasakları… Ve daha niceleriyle uzatabileceğimiz bu liste özet olarak korku ve sevgisizliği önümüze koyuyor. 


Susturmaya, bir araya gelen kim varsa parçalamaya, sevgi hoşgörü çoğalıyorsa nefretle bastırmaya, ilerici unsurları yok etmeye ve bu unsurları taşıyanları silikleştirmeye yönelik karanlık saldırılar ancak sevgiyle durdurulabilir.
Ekonomik yönden düşük ücret, güvencesizlik ve borç batağı üçgeniyle kıskaca alınan işçiler ve emekçiler bu baskıyı siyasal tehdide dönüştüren yasal düzenlemelerle sömürüye en açık çalışma koşullarına tabi tutuluyor. SEVGİYLE KALIN ÇÜNKÜ SEVGİNİZ YOKSA İÇİ BOŞ ÇINLAYAN BİR BAKIR KAPTAN FARKINIZ OLMAYACAKTIR.